2 Eylül 2016 Cuma

Yeni Dünya’nın Kurtları

Yeni Dünya’nın Kurtları


Elimde, “İngiliz Derviş’in Yazarından” etiketiyle Mehmet Hasan Bulut’un ‘Yeni Dünya’nın Kurtları’ kitabı var.
İsminden den anlaşılacağı üzere kitap, ‘Yeni Dünya Düzeni’ hakkında çarpıcı bilgiler sunuyor okura. Özellikle bu tür kitaplara vakıf biri için çok fazla ilgi çekici yönü olmazsa da, yeni araştırmaya başlayanlar için oldukça bilgilendirici bir kitap.
Hem kitabın ismi hem de kitap kapağındaki kuzu postundan çıkan kurt amblemi, nereden geliyor diye soracak olursak, kitapta Febian Cemiyeti bölümünde bundan bahsediyor:
“Shaw,1910 ‘ da, Fabian Cemiyeti merkezine konulması için cam bir tablo yaptırmıştı.”
….
“Bu resimde en dikkat çeken husus, Shaw ve Webb’in arasına yerleştirilen, cemiyete ait kuzu postuna bürünmüş kurt logosudur.”

Kitap, ‘Kuzu Postuna Bürünmüş Kurtlar’ ve ‘Derviş Postuna Bürünmüş Kurtlar’ diye iki ana bölümden oluşuyor. Konular gereksiz ayrıntılara boğulmadan, genel bilgiler içeriyor. Bu da okuru sıkmıyor.

Peki, kitap hangi konulara değinmiş biraz ona bakalım:
Tapınak Şövalyeleri’nden, Fabian Cemiyeti, Yuvarlak Masa, Cesur Yeni Dünya, Tavistock Enstitüsü gibi belli başlı konulara değinmiş. Bu kirli cemiyetlerin dünyayı nasıl hâkimiyet altına aldıkları ve ülkemizdeki ayakları nasıl faaliyetlerde bulunduklarını anlatıyor.
En çok ilgimi çeken bölüm ise, Ollwer’in yazmış olduğu, ‘Bin Dokuz Yüz Seksen Dört’  adındaki ütopik romanı hakkındaki iddialardı.
Yazar, romanın bir ütopyadan ibaret olmadığını, günümüz dünyasını yansıttığını söylüyor.
Yaşananlara bakılırsa, başımızda hep bir, ‘Büyük Birader’ olduğu aşikârdır.

Kitabın, ‘Derviş Postuna Bürünmüş Kurtlar’ bölümünde ise, daha çok İslam dünyası üzerinde oynanan oyunlardan bahsetmiş. Özellikle Şeyhler ve Tasavvuf yoluyla İslam”a sızıp, tasavvufu İslam’a karşı bir silah olarak kullanmaları insanı ürpertmiyor değil.
Yeni Çağ Dini, Kadim Felsefe, İmam-ı Rabbani ve Gelenekçiler diye başlıklardan oluşuyor.
Özellikle de, İmam-ı Rabbanin tasavvuf üzerine söylediği sözlerin İslam tasavvufunu anlamak açısından büyük bir önem arz ediyor. Onun bu tespitleri, tasavvufun içini boşaltıp, yerine Yahudi Kabbala’sına yaklaştırmaya çalışanların önüne büyük bir set koyuyor.

Okunmaya değer bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Kitap arka kapağı

Çoğumuz fark etmesek de dünya, son bir iki asırda hızla değişti. Ahlâk, din, tarih, siyaset, sanat anlayışımız; konuştuğumuz dil; yaşadığımız mekânlar; aile ve iş hayatımız; kılık kıyafetimiz; zevklerimiz, fikirlerimiz vs. Hiçbir şey eskisi gibi değil… Dün için anormal olan bir şey, bugün normal kabul ediliyor ya da tam tersi.
Peki, bunun sebebi nedir? Binlerce yıldır üç aşağı beş yukarı aynı kalan dünya, neden şimdi değişiyor? Bu inkılâp, tekniğin ilerlemesinden kaynaklanan tabii bir seyir mi; yoksa birileri tarafından organize edilen kontrollü bir değişim mi? Eğer organize ediliyorsa, bunu yapanlar kimler ve maksatları ne?
Eskisinin enkazı üzerinde Yeni Dünya’nın inşa edildiği bir zamanda yaşıyoruz. Bu inşanın temelleri ihtilallerle atıldı; tuğlaları ise inkılaplarla konuyor. Açılışı da muhtemelen yine bir ihtilalle olacak.
Mimarları ‘görünmez bir hükumet’ olan ‘Yeni Kudüs’ü görmek çok zor. Çünkü bu krallık sadece dışarıda değil, zihinlerimizde de yükseliyor. Görebilenler; bir şekilde aynı kalabilmiş ‘eski kafalı’ insanlar. Bizler, sürü halinde hareket eden koyunlarız; çobanlarımızı, ihtilallerde kaybettik. Bu kitap ise size, bizim kılığımızda, aramızda dolaşan kurtları anlatıyor.”





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder