Koruma Kalkanı Kur’an
İslam’la şereflenmiş, İslam’la yüksekmiş bir millet, elbette bu dinin hizmetkârı olacaktır.
Ve bu dinin dünyaya yayılmasına vesile olacaktır.
Allah, her kimi severse onu kendi dininin yayılması için kendisine bir görev verir.
Tıpkı bir köleyken; sahabeler arasında yüksek bir konuma gelen Bilal-i Habeş gibi.
Allah (c.c) ona ezan okumak gibi büyük bir görev verdi.
Böylece onu, insanlar nezdinde yüksek bir konuma getirdi.
Allah, kimi de sevmezse (kişi o yolu tercih ettiği için) onu İslam’a düşman kılar.
Tıpkı, Ebu Cehil gibi.
Allah, onu İslam’a olan nefreti sebebiyle helak etti.
Ve insanlar nezdinde adı; ‘Cehalet Babası’ (Ebu Cehil) olarak anıldı.
* * *
Din, bu topraklara gelir gelmez, bu millet onu sahiplendi.
Ve bununla da yetinmeyip, diğer ülkelere kıtalara ulaştırmak için büyük bir çaba sarfetti.
Böylece 600 küsür yıl dünyaya hâkim kılındı.
Bu hâkimiyetin asıl sebebi; elbette ki o ailenin (Osmanlı ailesi) Kuran’a karış olan hürmetleriydi.
Çünkü onlar Kuran’ı hayatlarında bir rehber edindiler.
Ayette buyurduğu gibi:
“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın.
Hani siz düşmanlar idiniz.
O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.
Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.
Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.”(Ali İmran-103)
Din, bu topraklara gelir gelmez, bu millet onu sahiplendi.
Ve bununla da yetinmeyip, diğer ülkelere kıtalara ulaştırmak için büyük bir çaba sarfetti.
Böylece 600 küsür yıl dünyaya hâkim kılındı.
Bu hâkimiyetin asıl sebebi; elbette ki o ailenin (Osmanlı ailesi) Kuran’a karış olan hürmetleriydi.
Çünkü onlar Kuran’ı hayatlarında bir rehber edindiler.
Ayette buyurduğu gibi:
“Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın.Dağılıp ayrılmayın. Ve Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın.
Hani siz düşmanlar idiniz.
O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp ısındırdı ve siz O'nun nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız.
Yine siz, tam ateş çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı.
Umulur ki hidayete erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar.”(Ali İmran-103)
Kuran, bize
kurtuluşun; ideolojiyle, felsefeyle, fikir akımlarıyla olmadığını, sadece
Allahın ipine tutunmakla; yani Kuran’ı hayatımıza tatbik etmekle olabileceğini
söylüyor.
Dünyaya birçok ideoloji geldi ve geçti, ama İslam’ın hiç tahrife uğramadan günümüze kadar gelmesi bize mucize olarak yeter. Çünkü ayette Allah (c.c):
“Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.” (Hicr-9) buyurmaktadır.
Kuranın bu mucizesi elbette üzerinde düşünülmesi gereken, hatta üzerinde araştırılması gereken bir konudur.
Nitekim Bernard Shaw bir röportajında şu itirafta bulunuyor:
“Hayret verici bir canlılığa sahip olduğu için, Muhammed’in (a.s.m.) dinine karşı öteden beri yüksek bir hürmet beslerim. Bana öyle geliyor ki, daima değişmekte olan hayatın değişik safhalarında ve her devre uyacak bir görüntüsü olan yegâne dindir.”
* * *
Dünyaya birçok ideoloji geldi ve geçti, ama İslam’ın hiç tahrife uğramadan günümüze kadar gelmesi bize mucize olarak yeter. Çünkü ayette Allah (c.c):
“Hiç şüphesiz, zikri (Kur'an'ı) biz indirdik biz; onun koruyucuları da gerçekten biziz.” (Hicr-9) buyurmaktadır.
Kuranın bu mucizesi elbette üzerinde düşünülmesi gereken, hatta üzerinde araştırılması gereken bir konudur.
Nitekim Bernard Shaw bir röportajında şu itirafta bulunuyor:
“Hayret verici bir canlılığa sahip olduğu için, Muhammed’in (a.s.m.) dinine karşı öteden beri yüksek bir hürmet beslerim. Bana öyle geliyor ki, daima değişmekte olan hayatın değişik safhalarında ve her devre uyacak bir görüntüsü olan yegâne dindir.”
* * *
Böylesine
müthiş ve her asra hitap eden bir kitap dururken; insanlığın kurtuluşu başka
kaynaklarda araması elbette bir hüsrandır.
İşte bu sebeplendir ki, küresel güçler her fırsatta İslam’a saldırıyor, onu dünyanın gözünde karartma çalışarak algı operasyonları yapıyor.
Fakat Kur’an’dan ise cevap gecikmiyor:
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır. (Tevbe-32)
* * *
Bu millet, sürekli içten ve dıştan saldırılara maruz kalıyor. Tabi bu saldırıların asıl sebebi; bizim din olarak İslamiyet’i seçmemiz ve Kuran’ı bir kılavuz olarak benimsememizdir.
İngiliz William Ewart Gladstone bir sözünde: “Bu Kur’an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur’an’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız”
Bunun için çok uğraştılar. Aramıza sahte şeyhler, hocalar koydular.
Dokuz hakikatin içine bir batıl karıştırıp önümüze sundular.
Dini magazin boyutuna dahi indirdiler.
Hadisleri ettiler.
Dinde reform yapmaya çalıştılar.
İslam ismini terör sözcüğüyle eş tuttular.
Elhâsıl-ı kelam, zihinlerdeki İslam algısını bozmak için her türlü oyunlar oynadılar ve oynamaya devam ediyorlar.
* * *
Bizim bu oyunlara gelmememiz için çok uyanık olmamız lazım.
Saldırılar hem dini yönden hem de siyasi yönden oluyor.
Bir kalkan olan Kuranın altından çıkardığımız gibi yara alırız.
İslam’ın sancaktarlığını yaptığımız için daha çok saldıracaklar.
Fakat yapamayacaklar.
Kuran gibi büyük bir kalkanın altına gizlenmiş bu milleti yıkamayacaklar. Dünyanın Kaderine ortak; bu topraklar yön verecek insanlığa.
Belki biraz zarar göreceğiz, yıpranacağız; ama yıkılmayacağız.
Çünkü büyük doğumların; sancıları da büyük olur.
Vesselam…
İşte bu sebeplendir ki, küresel güçler her fırsatta İslam’a saldırıyor, onu dünyanın gözünde karartma çalışarak algı operasyonları yapıyor.
Fakat Kur’an’dan ise cevap gecikmiyor:
Allah'ın nurunu ağızlarıyla söndürmek isterler. Kâfirler istemese de Allah nurunu mutlaka tamamlayacaktır. (Tevbe-32)
* * *
Bu millet, sürekli içten ve dıştan saldırılara maruz kalıyor. Tabi bu saldırıların asıl sebebi; bizim din olarak İslamiyet’i seçmemiz ve Kuran’ı bir kılavuz olarak benimsememizdir.
İngiliz William Ewart Gladstone bir sözünde: “Bu Kur’an Müslümanların elinde bulunduğu müddetçe, biz onlara hakiki hâkim olamayız. Ne yapıp yapıp, bu Kur’an’ı sükût ettirip ortadan kaldırmalıyız. Yahut da Müslümanları ondan soğutmalıyız”
Bunun için çok uğraştılar. Aramıza sahte şeyhler, hocalar koydular.
Dokuz hakikatin içine bir batıl karıştırıp önümüze sundular.
Dini magazin boyutuna dahi indirdiler.
Hadisleri ettiler.
Dinde reform yapmaya çalıştılar.
İslam ismini terör sözcüğüyle eş tuttular.
Elhâsıl-ı kelam, zihinlerdeki İslam algısını bozmak için her türlü oyunlar oynadılar ve oynamaya devam ediyorlar.
* * *
Bizim bu oyunlara gelmememiz için çok uyanık olmamız lazım.
Saldırılar hem dini yönden hem de siyasi yönden oluyor.
Bir kalkan olan Kuranın altından çıkardığımız gibi yara alırız.
İslam’ın sancaktarlığını yaptığımız için daha çok saldıracaklar.
Fakat yapamayacaklar.
Kuran gibi büyük bir kalkanın altına gizlenmiş bu milleti yıkamayacaklar. Dünyanın Kaderine ortak; bu topraklar yön verecek insanlığa.
Belki biraz zarar göreceğiz, yıpranacağız; ama yıkılmayacağız.
Çünkü büyük doğumların; sancıları da büyük olur.
Vesselam…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder